İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Emir Hüseyin Abdullahiyan’ın yanı sıra bazı diplomatları taşıyan helikopterin Azerbaycan ile baraj açılış töreninden dönüş yolunda düşmesi, İran ve bölge siyaseti açısından kritik bir zamanlamada geldi. Olay, bazı çevrelerce bir suikast olarak değerlendirilirken, İran’daki resmi söylem ise olayın kesinlikle bir kaza olduğunu ifade ediyor. Suikast yorumları, İsrail tarafından yapılmış bir sabotaj iddiasının yanı sıra İran siyasetindeki dengeler kaynaklı olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. İsrail, olayla ilgisinin olmadığını net bir dille ifade etti ancak son yıllarda Mossad’ın ülkede düzenlediği operasyonlar akıllarda soru işareti oluşturdu. Reisi’nin, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in konuşulan iki halefinden biri olması olayın bir iç mücadeleden kaynaklanmış olabileceği yorumlarını beraberinde getiriyor. Hamaney sonrası ülkenin en üst makamı olan Dini Liderlik (ya da Devrim Rehberliği) için bir diğer aday olarak Hamaney’in oğlu Mucteba Hamaney olarak gösteriliyor. Ancak Mücteba, Hamaney’in ciddi bir devlet tecrübesi olmaması Reisi’nin adaylığını güçlendiriyordu. Mevcut Dini Lider Hamaney’in de cumhurbaşkanlığından sonra bu göreve gelmesi yine Reisi’nin gücünü artıran bir durumdu. Öte yandan hem Cumhurbaşkanı hem de Dışişleri Bakanı’nın hava şartlarının kötü olduğu bilinmesine rağmen yeterli teknik özelliklere sahip olmayan helikopterle dönüş yolunun tercih edilmesi de ciddi ihmal şüphesini akıllara getirdi. Özellikle 2021’de ahlak polisinin Mahsa Emini adında bir üniversite öğrencisini “Başörtüsü kurallarına uymadığı” gerekçesiyle öldürmesinin ardından halk protestolarıyla artan iç çekişmelerin Reisi’nin ölümünden sonra İran’ın dikkatini iç politikaya çevireceğine sebeb olabileceği düşünülüyor.
ABD tarafından 2020 yılında İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından İran’daki üst düzey kayıplara Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de eklendi. Süleymani suikastı ile reisinin ölümü arasında çok sayıda üst düzey DMO komutanı, bağlı milis grupları yönettikleri esnada Suriye ve Irak’ta İsrail ve Suriyeli muhalif gruplar tarafından öldürüldü. İran’ın bu süreçte verdiği en üst düzey kayıp, İsrail tarafından Nisan ayında Şam’daki İran Büyükelçiliği’ne yapılan bombardımanda DMO’nun Suriye Sorumlusu General Muhammed Rıza Zahidi oldu. Hamaney’in de yaşının ilerlemesi nedeniyle İran’da orta vadede yetişmiş kadro sorunu yaşanabileceği yorumları da yapılıyor. İran’daki 1979 devrimini yapan kadroların büyük çoğunluğu ya Hamaney tarafından tasfiye edilmiş ya da vefat ve yaş nedeniyle siyasetten çekilmişti.
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin düşen helikopteri, ABD’li şirket Bell tarafından tasarlanan ve 1988’den bu yana Kanada’da üretilen Bell-212 modeli. Bell-212, 1952’de tasarlanan ve Vietnam savaşında yoğun olarak kullanılan “Huey” modelinin geliştirilmiş ve yükseltilmiş bir versiyonu. Reisi’nin içinde bulunduğu 1992 üretimi helikopter, sivil kullanım için tasarlanmış ve “Twin Two-Twelve” olarak biliniyor. Helikopterin yalnızca gündüz kullanım imkanı olduğu biliniyor.Bell-212/450 olarak da isimlendirilen helikopter, Pratt & Whitney Canada tarafından üretilen PT6T ikiz turboşaft motora sahip. 14 yolcuya kadar taşıyabilen helikopterin azami servis tavanı 5300 metre. Saatte 220 km hıza kadar çıkabilen helikopterin önceki gün düşen sivil Bell-212/450 versiyonu, ABD, Kanada ve Japonya dahil 12 ülkede halihazırda kullanılıyor. Kayıtlara geçen son ölümlü kazası ise 1982 yılında gerçekleşmiş. Helikopterin askeri versiyonu 29 ülkede kullanımda bulunuyor. İran’daki helikopterlerin Batı ambargosu nedeniyle bakım ve donanımlarında sorun yaşandığı biliniyor.
İran’da en üst düzey devlet yetkililerinin ölümüne sebep olan helikopter kazası, ülkede yakın zamanda meydana gelen benzer kazaları da gündeme getiriyor. Şubat 2023’te yaşanan benzer bir helikopter kazasında, eski Gençlik ve Spor Bakanı Hamid Seccadi’yi taşıyan helikopter, ülkenin güneyindeki Kirman’da iniş yaparken yere çakılmış, Seccadi yaralanırken çok sayıda yetkili de ölmüştü. İran hava savunma sistemleri ise 2022 yılında Tahran’dan kalkış yapan sivil bir Ukrayna uçağını kazayla vurarak düşürmüştü. Reisi taşıyan helikopterin 30 yıldır kullanımda olması ise İran’a yönelik uluslararası ambargoları gündeme getiriyor. İran yönetimi 2015 yılında ABD ve Avrupa ülkeleri ile imzaladığı nükleer anlaşmanın ardından Boeing ve Airbus gibi şirketlerden hava aracı talep etmişti. Prosedürler henüz tamamlanırken eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de anlaşmadan çekilmesi sonrası satışlar yapılamamıştı. İran, nükleer programı nedeniyle uygulanan ambargolar yüzünden hava araçları gibi pek çok teknik meselede ciddi sorunlarla boğuşuyor. Eski İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de kazaya ilişkin yaptığı açıklamada “Reisi’nin helikopterinin düşmesinin asli sorumlularından birinin uyguladığı ambargo nedeniyle ABD olduğunu” savunarak, yaptırımların kazadaki olası etkisine dikkati çekti.